Cuma günü gerçekleştirilen AK Parti İl Başkanları toplantısında konuşan Mersin İl Başkanı Cesim Ercik, MHP’li Meclis üyelerine yüklendi: “Bizi çalıştırmıyorlar!”
AK Parti’de, başkanlık sistemiyle birlikte milletvekillerinin
isyanının ardından il başkanları da kazan kaldırdı. Milletvekilleri gruplar
halinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptıkları toplantılarda,
yeni sistemle birlikte bakanlara ulaşamadıklarını, bölgeleriyle ilgili
sorunlara çözüm bulamadıklarını söylemişti.
Cuma günü Erdoğan’ın açılış konuşmasının yaptığı AK Parti
İl Başkanları Toplantısı’nda da il başkanları benzer sorunları gündeme getirdi.
‘HÜKÜMET İLE OLAN İLİŞKİLERİNİN ESKİSİ GİBİ YÜRÜMÜYOR OLMASINDAN ŞİKAYET ETMİŞ’
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, toplantıda
yaşananları “AK Parti İl başkanları: ‘Biz neyiz, sistemdeki yerimiz,
statümüz ne?’” başlıklı yazısında aktardı. Sarıkaya yazısında şu ifadeleri
kullandı:
“AK Parti’de seçim sonrası ortaya çıkan sıkıntılara çözüm
bulmak için gruplar halinde milletvekilleri dinlenmişti. Önceki gün de
büyükşehir belediye başkanlarının da katılımı ile genişletilmiş il başkanları
toplantısı yapıldı. Şunu belirtmeliyim ki milletvekillerinin aktardığı
sıkıntının iki katı il başkanlarında mevcut. Bunun temel kaynağını da bir
yılını dolduran sistemin tam oturmamış olmasının yanı sıra, yeni sistemde il
başkanlarının statülerinin belirlenmemesinin yarattığı sıkıntı yatıyor. Nitekim
toplantının ağırlıklı bölümünde de il başkanları yeni sistemle ‘itibar’ kaybına
uğramanın hayıflanması içinde olmuş, makam ve statü tanımlanmasının yarattığı
belirsizlikten yakınmış. Bir de hükümet ile olan ilişkilerinin eskisi gibi
yürümüyor olmasından şikayet etmiş.”
‘BEN EN ARKADA YÜRÜYORUM DÖNÜP BİR DE KÜÇÜMSEYEREK BAKIYOR’
Sarıkaya, yazısını toplantıda yapılan konuşmaları
aktararak sürdürdü: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basına açık konuşmasını yaptıktan
sonra, Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş’un devam ettirdiği toplantıda ortaya
çıkan durumu en iyi özetleyen bir il başkanının şu örneklemesi olmuş: ‘Seçim
teşkilatın sırtında kazanılır… Hükümetimizi kurduktan sonra, Genel Müdür,
Daire Başkanı olabilmek için onlarca kez kapımıza gelen, bizi ataması için her
gün defalarca arayan kişiler, şimdi bayramda, resmi törenlerde benim 10 adam
önümde duruyor. İşe girmesini, atamasını sağladığım kişi en önde, ben en arkada
yürüyorum; dönüp bir de küçümseyerek bakıyor. Telefonumuza çıkmıyor, randevu
vermiyor…’ Söz alanların hemen hepsi benzer öykü aktarmış… Sonunda da şu sorularına
yanıt verilmesini istemiş: ‘Yeni sistemde biz neyiz? Statümüz nasıl tarif
ediliyor? Teşkilat başkanı olarak hangi sıraya, nereye tekabül ediyoruz?’
‘KİMSE BİZİ ZATEN KALE ALMIYOR’
Bu soruları bürokrasinin yeni sisteme geçiş sonrası
kendilerini önemsemeyen davranışlarından örnekler takip etmiş, hatta isimler de
verilmiş… ‘İl başkanı olarak üzerimizde bu kadar yük var, davul omzumuzda,
tokmak başkasında’ yakınmasının devamı gelmiş: ‘Bölgemizde 64 yeni
jeotermal saha ilanı edilip ihalesinin sonlandığını Resmi Gazete’den öğrendik.
Çevreciler ayağa kalktı, kapımıza dayandı. Bu kez bize kaplıca amaçlı turizm
yatırımı ve seracılık için yeni saha açıldığı söylendi. Bunu baştan bize
bildiremez miydiniz? Bürokrasi ile tamamen koptuk, bağımız kesildi. Kimse de bizi
zaten kale almıyor… İki milletvekili bir araya gelip Milli Eğitim Bakanlığı’na
gidip 300 yeni okul yapımını koordine eden ve taşımalı eğitimi ortadan kaldıran
başarılı İl Milli Eğitim Müdürü’nü değiştirebiliyor. Bütün il ayağa kalkıyor,
veliler hesabını bana soruyor ama Teşkilat Başkanı olarak benim de hiçbir
şeyden haberim yok, Ben de Resmi Gazete’den öğreniyorum. Hani tayin ve
atamalarda Teşkilat Başkanlığının görüşü de alınacaktı? Bırakın görüş almayı,
telefonumuza çıkılmıyor… Çıkan da talebimizi karşılamıyor…’”
“Bakan yardımcılarının salonda yer aldığı toplantıda,
bazı il başkanları isimlerini vererek kendilerine nasıl davrandığını anlatmış”
diyen Sarıkaya yazısında ayrıca şunları kaydetti: “Bir ara yakınmalar o noktaya
varmış ki Yozgat İl Başkanı Çelebi Dursun, Vali’den ve kaymakamlardan ve
bürokratlardan yakınmasını en üst seviyeye taşımış: ‘Vali, iki kaymakamı yanına
çağırıp ‘Bundan böyle sizi siyasi hiçbir kişi ile görmeyeceğim’ talimatını
veriyor. Kaymakamlar yüzümüze bakmıyor. FETÖ ile ilişkili kaymakam görevden
alınıp, yeniden veriliyor.
NOTER’de çalışan bir kişi Cumhurbaşkanımıza hakaret
ediyor, Vali’ye söylüyorum, hiçbir işlem yapmıyor.
Numan Kurtulmuş sözünü kesip, ‘NOTER özel bir yapı,
Vali ne yapsın? Siz neden suç duyurusunda bulunmadınız?’ diye sormuş. Bazı
il başkanları Dursun’a tepki gösterirken, İçişleri Bakan Yardımcısı da
kaymakamların siyasilerle birlikte olmaması gerektiğine ilişkin Vali kararını
haklı bulduğunu söylemiş.”
Toplantıya başkanlık eden Numan Kurtulmuş’un sözlerine de yer veren Sarıkaya şu ifadeleri kullandı: “Hükümet ve bürokrasi ile linklerinin tamamen koptuğu yakınmaları feryada dönüşünce, Numan Kurtulmuş bakan yardımcılarına dönerek şunu söylemiş: ‘Bugün bu arkadaşlar benim arkamda bakan yardımcısı olarak oturuyor. Yarın onların yerinde sizden birileri de oturabilir. Bu salonda bulunanlar, birbirinizin rakibi değilsiniz. Birlikte olursak başarıyı taçlandırırız, olmazsak sıkıntıyı büyütürüz…’
ERCİK’TEN MHP ŞİKAYETİ!
Mersin İl Başkanı Cesim Ercik de HDP’nin elinden
aldıkları Akdeniz İlçe Belediye Başkanı’nın çalışmasının ittifak ortağı MHP’nin
Belediye Meclisi üyeleri tarafından engellenmesinden yakınmış.
Salonda yaşananları bu denli detaylı aktarmamın nedeni,
yukarıda da vurguladığım gibi AK Parti’de bünyede ortaya çıkan sıkıntının
nerelerden kaynaklandığını sergileyebilmek içindi. Şurası açık ki AK Parti
teşkilatı, milletvekilleri gibi ‘topluma kendilerini ifade edecek
araçların, bizzat kendi elleriyle kaldırıldığına’ inanıyor.”
‘YALNIZLIK, ETKİSİZLİK VE KİMLİKSİZLİK SENDROMUNA KAPILIYOR’
Sarıkaya “Yeni sistemin teşkilat ile hükümet arasındaki
bağı zayıflatmış olmasının sancısını yaşıyor; bir zamanlar ilin en önemli,
etkili ismi iken, şimdi kimliğini tanımlayamıyor, yerini
konumlandıramıyor” dedi ve şunları kaydetti: “Yalnızlaşma ve
kimliksizleşme sendromu yaşıyor… Ancak şurasını belirtmeliyim ki bunun
aşılabileceğine inancı da tükenmiş değil. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın
konuşmasında dile getirdiği, ‘Yeni bir AK Parti göreceksiniz’ ve ‘AK
Parti’nin ilk dönemdeki kurucuları ve yöneticileri ile ilişkinizi canlı tutun’
yaklaşımı umutlarını arttırmış. Teşkilatta, ‘2002 ayarlarına dönüleceği’ umudu
yeşermiş. Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarında kesinlikle bir değişimin
olacağını görüyor. Seçilmesi için çaba gösterdikleri belediye başkanlarının
bugün kendilerini tanımaz gibi hareket ediyor olmasına da hayıflanıyor;
belediyelerin keyfi harcamalarının önüne geçilmesi için de partide denetim
mekanizması oluşması gerektiğini düşünüyor. ‘Hükümetten bu kadar para
aktarılıyor, kimse dönüp o belediye başkanına ‘Bu parayla ne yaptın?’ diye
sormuyor. O belediye başkanının yanlış uygulaması nedeniyle de seçim kaybediliyor’ eleştirisinde
bulunuyor. Bırakın belediye başkanlarını, daire başkanı seviyesindeki belediye
çalışanları çakarlı ve korumalı makam otomobilleri ile gezerken, CHP’nin israfa
yönelik tedbirler ve kısıtlamalarda bulunmasının toplumda kabul gördüğüne
tanıklık ediyor. Hatta kendi belediyesinden rahatsızlık duyuyor. Çünkü vatandaş
alıştığı kapıya, doğrudan teşkilat başkanına şikayetini veya eleştirisini
aktarıyor; onu Başkan Erdoğan’ın temsilcisi olarak görüyor. Elinden bir şey
gelmeyince de yalnızlık, etkisizlik ve kimliksizlik sendromuna kapılıyor.”
‘HÜKÜMET ULAŞILAMAZ HALE GELDİ’
Habertürk yazarı Sarıkaya yazısını şöyle noktaladı:
“Görünen o ki seçim sürecinde kullanılan dilden de rahatsızlar ve bunun da
yakın gelecekte değişeceğine olan inançları yüksek. Ayrıca partinin parlamenter
sisteme uygun yapılanması da yeni sistemde sorun çıkarıyor… Partinin önde
gelenleri ile sohbetimden çıkardığım şu ki, yakın gelecekte olmasa da orta
vadede AK Parti’de ciddi yapılanma ve başkanlık sistemine uygun örgütlenme
modeline geçilecek. Böyle olması da kaçınılmaz, çünkü AK Parti 2015’ten bu yana
metal yorgunluğu teşhisi konulan sorunu yaşıyordu; bu başka hastalıklara da
neden oldu. Teşkilat kimlik bunalımı ve statüsü zayıflamasına girerken,
hükümet, başdanışmanlar, danışmanlar, başkanlar, politika kurulları başkan
vekilleri ve üyeleri, bakanlar, bakan yardımcıları ve son olarak da Yüksek
İstişare Kurulu’nun da eklenmesiyle irileşip güçlenirken, ulaşılamaz hale de
geldi. Bu da hükümet olmak için çaba gösteren, terini döken teşkilat, yani
altyapı ile üst yapı arasındaki iletişim bağını kopardı. Şunu belirteyim ki
partinin tüm etkin isimleri gelinen noktayı net görüyor… O nedenle kabine
dahil, genel bir değişime gidileceğini açıktan dile getiriyor.”