Mersin Şehir Hastanesi üzerinden başlatılan karalama kampanyasına bir tepki de Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’ndan geldi.
FOX TV’de yayınlanan kurmaca haberin ardından Mersin Şehir Hastanesi üzerinden başlatılan yalan algı operasyonuna bir tepki de Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’ndan geldi. Hakan Çavuşoğlu, Şehir Hastanelerini algı operasyonlarıyla karalayan basını “Mütareke Basını”na benzetti.
Şehir Hastanelerinden hastaların memnuniyet oranını açıklayan Çavuşoğlu, “Yüzde 77 memnuniyet vardır. Bakmayın bugün birilerinin çıkıp sağlığa laf söylemesine. Onların da bir kıymeti harbiyesi yoktur” diyerek Şehir Hastaneleri üzerinden karalama kampanyasına girişen bazı basın yayın organlarını, Kurtuluş Savaşı’nda işgale ve işgalcilere övgü, yurdu savunanlara ise sövgü yağdıran mütareke basınına benzetmesi dikkat çekti.
Çavuşoğlu, şunları söyledi:
“Bir kameraman ve bir muhabir, güya bir hasta üzerinden bugün dünyada gıpta ile izlenen, yapıldığı gözlenen şehir hastanelerimize leke sürmek, kara çalmak için orada yapılan hizmetlerin aksadığını ya da standartlarının düşük olduğunu göstermek için tiyatro sahneledi. Güneş balçıkla sıvanır mı? AK Parti’nin sağlık noktasında yaptığı yaptırımları siz ne ile perdelemeye çalışıyorsunuz. Oyunlarla, tiyatrolarla bu insanların algısında kötü imaj bırakmak isteseniz de bu insanlar buna kanmaz. Çünkü görüyor, yaşıyor. İstiyoruz ki bizim insanımız da itibarlı olsun, devletiyle, iktidarıyla gurur duysun. Yani bir şehir hastanesi üzerinden insanlara algı bocalamaya çalışmak gerçekten de benim tabirimle mütareke basınının yapacağı bir şey. Oradaki muhabir de basın mensuba da olsa olsa sömürge basını olur.”
MÜTAREKE BASINI NEDİR? (RAHMİ TURAN’IN KALEMİNDEN)
Osmanlı Devleti 1918’de Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmıştı. Mütareke (ateşkes anlaşması) imzalanmış, başkent İstanbul dahil yurdun her yanı işgal altına girmişti. Esareti kabul etmeyen yurtsever güçler silaha sarılarak Anadolu’da mücadeleye başlamışlardı. Buna Kuvayı Milliye direnişi deniliyordu. Başta Çanakkale Kahramanı Mustafa Kemal Paşa vardı.
İşgal altındaki İstanbul’da basının bir bölümü işgalcilere ve büyük devletlere şakşakçılık yapıyor, onları yağlayıp ballıyordu.
Milli Mücadele tarihimizde bu yüz karası bir olaydır. Bir kısım basın, işgalci devletlere karşı konulmamasını, onların tüm isteklerine uyulmasını, hatta Yunan işgaline bile karşı çıkılmamasını istemiş ve hain yayınları ile halkı ahlaksızca zehirlemeye çalışmıştır.
İçişleri Bakanlığı da yapmış olan yazar Ali Kemal, Milli Mücadele’ye olan düşmanlığından dolayı Türk tarihinde “Mütareke basını” deyiminin sembolü olmuş bir kişidir. 1922’de yakalanıp trenle Ankara’ya götürülürken İzmit’te halk tarafından linç edilerek öldürülmüştür.
İşgale ve işgalcilere övgü, yurdu savunanlara ise sövgü yağdıran mütareke basınından bir-iki örnek verelim:
ALİ KEMAL: “Padişaha sadakatle bağlı Anadolu halkı, Mustafa Kemal denilen şakiye haddini bildirecektir.” (20 Nisan 1920 Peyamı Sabah)
REF’İ CEVAT: “İngilizleri bekliyoruz. Türkler kendi güçleriyle adam olamaz. İngilizler elimizden tutarak bizi kurtaracak.”
“Azimli bir hükümet, ’Kuvayı Milliye’ adı altına sığınan bu haydutların kafasına neden bir yumruk indirmiyor?” (21 Nisan 1919 ve 16 Mart 1920 Alemdar Gazetesi)
Alemdar Gazetesi’nin 23 Mart 1920 tarihli nüshasındaki yazıda, işgalci Yunanlılara karşı bir hareket yapılmasının İtilaf Devletleri’ni kızdıracağı şu şekilde -şerefsizce- hatırlatılıyor:
“Yunanlılar ne kadar ebedi düşmanımız olursa olsun, bugünkü galiplerimizin bir müttefikidir, onlara karşı yapılacak hareket, İtilaf Devletleri’nin kırgınlığına sebep olur. Gafletin bu derecesi görülmüş, işitilmiş şey değildir!” (23 Mart 1920 Alemdar Gazetesi)
“Mustafa Kemal isyancıdır, cezası ağır olmalıdır!” (29 Nisan 1920 Peyamı Sabah)
Mütareke basını, sürekli olarak zayıf olduğumuzu, Batılı büyük devletlere direnme gücümüz olmadığını, onlara karşı gelip bağımsızlık istemenin çılgınlık olduğunu, bu nedenle boyun eğmemiz gerektiğini telkin ederek her türlü direnişi kırmaya ve yok etmeye çalışmıştır.