DERVİŞ SÖNMEZ YAZDI: “CUMHUR’UN MERSİN’DEKİ SÖMESTR KARNESİ HİÇ İÇ AÇICI DEĞİL!”

31 Mart yerel seçimlerinde Büyükşehir’i alamasa da Cumhur ittifakı gerek ilçe belediyelerinde gerekse de Büyükşehir Meclisi’nde önemli bir üstünlük sağladı. Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Gülnar, Mut, Silifke, Erdemli, Çamlıyayla merkez de de Toroslar ve Akdeniz Belediyeleri Cumhur yönetimine geçti veya kaldı.

İyi hatırlıyorum, yerel seçimlerin ardından çıkan sonuçlardan sonra meclis aritmetiğini hesaba kattığımızda CHP’li Seçer’i bu meclis “Topal Ördeğe çevirecek” manşetiyle fazlaca haber yaptık.

İlk meclis toplantılarında Sayıştay ve iç denetim mekanizmaları çalışmaya başlamışken, özellikle Cumhur’un MHP kanadı tarafından tamamen siyasi bir hazımsızlığa yönelik desteksiz ve gerçekten fuzuli denetim ısrarı bahanesiyle CHP’li Vahap Seçer’i kilitlemişti.

Otomatikman her gelen RET!

Cumhur ittifakının Türkiye geneli kaybettiği belediyelerdeki stratejisi olan İSTEMEZÜK, burada da işledi.

Ama şunu da belirtelim, örneğin Vahap Seçer’in seçim vaadi olan suda indirim, Meclis’ten oy birliğiyle geçmişti.

Ve tabi 6 ay sonra gelen, borçlanma onayı…

Seçer’in önünün açılması…

Çok doğru bir stratejiydi…

Artık bir bahanesi kalmayan Seçer’in ne yapamayacağının da doğal olarak ortaya çıkması illaki muhalefete yarayacak bir hamleydi. Öyle de oldu.

Amma…

Cumhur’un meclis üyelerinin esas sınavı kritik hamlelerdeydi.

Mesela ne idüğü belirsiz bir performans değerlendirmesi adı altında desteksiz gerekçelerle işinden edilen işçiler… Buna mukabil Büyükşehir’e ve MESKİ’ye hızla alınan yeni işçiler…

Her Meclis toplantısında dile getirmek güzel… Ama asla yeterli değil. Müthiş bir stratejik hatayla gittiler, gitmeye de devam ediyorlar. Tabi ki TBMM’de konuştunuz, Bakanlığa çıktınız… Ama ya Mersin kamuoyu… Gidip aylar sonra Tarsus’ta protesto etmek de neci? Neden sadece Tarsus… Buradaki basın açıklamanız da Tarsus’taki basın açıklamanız da yeterli yankıyı uyandırdı mı? Kamuoyunun dikkati siyaseten mağdur edilen işçilere çevrildi mi? Mesela aynı sıkıntı Adana’da da yaşanıyor. Koordineli hareket edilebilirdi. Adana’daki meclis üyeleri ve belediye başkanlarıyla ortak bir eylem yapılamaz mıydı? Bakın burada amaç üzüm yemek… İşlerinden siyaseten çıkarılan ve hem de iftiraya uğrayarak çıkartılan bu işçilerin canının yandığını, ateşin sadece düştüğü yeri amansızca yakmadığını bu yangının tüm kenti saracağını Mersinlilere anlatamadınız… İşçilerin hikayelerini kamuoyuna aktaramadınız… Meclis’te sadece Mahmut Tat’ın, Mehmet Topkara’nın 3-5 dakikalık tek kişilik stand up gösterisiyle yetindiniz… Ateşin düştüğü yeri yaktığını, sadece o işçilerin yandığını, yapayalnız kaldıklarını başta siz gösterdiniz. Tabi ki bu çıkarmaları durduramazsınız. Tabi ki bu işçileri meclis üyesi olarak geri aldıramazsınız. Ama başta Mersin kamuoyunu elinize katıp, Seçer’e toplumsal baskı uygulayamadınız.

Mesela CHP’li Seçer’in esas kitleneceği nokta… Siyaseten vurulacağı nokta… Tarihi fırsat kaçtı… Suya zam… Meclisi kilitleyemediler… Esas kilitlenmesi gereken zaman; bu zamandı… Beceriksizce önce komisyondan geçirdiler, ardından Genel Kurul’da “geçmesini sağladılar!” Hiç kusura bakmasınlar, CHP’li Seçer’in oyununa ortak oldular… MHP’nin ret vermesi çok da önemli değil. Çoğunluk MHP’de değil çünkü çoğunluk Cumhur’da… Bu da bize net bir şekilde Cumhur’un uyumsuzluğunu ve birbirinden kopuk, daha açık bir dille “zoraki” birliktelik içinde bir arada bulunduklarını Mersin kamuoyuna gösterdi. Ki; MHP’li Mahmut Tat’ın zam kararının ardından sosyal medya hesabından “Vallahi biz hayır dedik ama…” açıklamasıyla AK Parti’yi kamuoyunun önüne atmasının tek açıklaması bu az önce belirttiğim zoraki birlikteliktendir. Davadan değil!

Ve tabi kırsala yapılacak olan sağlık hizmeti… Buna da ret verildi. Meclis’te buna neden ret verdiklerini anlatamadılar. CHP’li Seçer’in kullanacağı önemli bir argümanı da bu nedenle kendi elleriyle sundular. İlkesel olarak karşı durduklarını anlatamadılar. “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aldığı stratejik kararlara Devlet menfaatini düşünmeden reddeden, her daim lüzumsuz muhalif Tabip Odası ile biz asla yürümeyiz. Sadece Türkiye değil, Dünya kamuoyunda tartışmalı Rotary Kulüpleriyle ortak hareket etmeyiz. Bunun bize teklif edilmesinden bile zül duyarız ” diyemediler Cumhur olarak. Tıpkı prezervatif olayında olduğu gibi… AIDS noktasında bilgilendirmenin doğru ve gerekli ancak prezervatiflerin dağıtıldığı yerin tamamen yanlış olduğunu anlatamadılar. “Evlilik dışı ilişkiyi meşrulaştırıyorsun Sayın Başkan” diyemediler…

Çok basitti halbuki… Karşınızda henüz tam anlamıyla kadro kuramamış, ne yapacağını bilmeyen, Topal ördekten ziyade acemi ördek profili çizen bir yönetim var. Çok mu zordu aylık basın toplantılarıyla mecliste alınan kararları kamuoyuna aktarmak… Neye hayır dediğiniz, neden hayır dediğinizi, nelere destek verdiğinizi ve de en sonunda Vahap Seçer’in Meclis sonundaki “değerlendirme ve cevaplarını” değerlendirmek çok mu zordu? Hem de Mersin kamuoyunun önünde?

Vahap Seçer’li yönetimin Mersin’e bir ay daha bir şey katamayacağını anlatmak, bunu basın üzerinden kamuoyuyla paylaşmak bu kadar m zordu? Hiç mi aklınıza gelmedi yoksa… Yoksa başka şeylere mi gelmedi?

Bakın sizi destekleyen işçiler zorda… Her gün ya işten çıkarılıyorlar ya da çıkartılma baskısıyla Allah’ına kadar mobbing yiyorlar.

Bakın, bu yönetimle Mersin her geçen gün geriye gidiyor. Yerinde saysa razıyım. MER-EK’te kurdukları fecaat sistem patladığında bir çok haneye daha ateş düşecek… Bunları anlatın…

Komisyon çalışmalarını anlatın…

Diyor ya “şeffafız” diye… Siz her yapmaya çalıştığı işin altındaki gerçekleri anlatın. Perde arkasındaki gerçekleri, görünmeyenleri gösterin…

İkide bir “Biz Mersin için yatırım noktasında 2.5 Milyar TL yatırım hedefliyoruz” diyor ya… Yahu sonra da “eski dönem 2 Milyar TL borç bırakmış” diyor ya. “Yahu bu Seçer, yatırım borcunun borçtan sayılmayıp, gerçekten batmış bir kurumun bile ayrımını yapamıyor. Kendisi 2,5 Milyar TL yatırımı öz kaynaklardan değil, borçlanarak yapacak. E, o zaman bu neci?” demelisiniz!

Yoksa seçimlere 6 ay kala çıkıp, “Bunlar beceremedi, bakın aslında şöyle oldu, biz daha iyisini yaparız” demenin bir önemi yok. Daha doğrusu anlamı yok.

Mersin elimizden kayıp gittikten sonra…