Hoşgeldiniz  

MERSİN’İN MEŞHUR ŞEHİR EFSANESİ GERİ DÖNDÜ: “50 YIL İÇİNDE MERSİN SULARA GÖMÜLECEK!”

admin | 31 Ekim 2019 | Genel, Gündem, Son Dakika, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+

Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Esra Şahin Burat, “50 yıl içerisinde (dünya genelinde) 3 metre kadar bir deniz yükselmesi öngörüyorlar. 3 metre hesaplayarak Mersin haritasına baktığınızda bütün dolgu alanlarını, limanı, marinayı, Adnan Menderes Bulvarı’nı ve onun altında kalan bütün alanları biz önümüzdeki 50 yıl içerisinde denize kaybedeceğiz. Deniz ondan aldığımızı, dolguyla kazandığımızı düşündüğümüz alanları bizden geri alacak” dedi.

İklim krizine yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler üretmek amacıyla dünya çapında eş zamanlı düzenlenen Climathon etkinliğinin bu yıl Türkiye’deki 3 adresinden biri Mersin’di. 25-26 Ekim tarihlerinde düzenlenen etkinlikte, kentin iklim krizine hazırlıklı olmadığı uyarısı yapıldı.

Etkinliğe konuşmacı olarak katılan Doç. Dr. Esra Şahin Burat, küresel ısınmadan Türkiye’de en çok etkilenecek şehirlerden birisinin, bir kıyı kenti olan Mersin olduğunu söyledi. VOA Türkçe’ye konuşan Burat, “’İklim Kahini’ denilen belli başlı bilim adamları var dünyada. 50 yıl içerisinde (dünya genelinde) 3 metre kadar bir deniz yükselmesi öngörüyorlar. 3 metre hesaplayarak Mersin haritasına baktığınızda bütün dolgu alanlarını, limanı, marinayı, Adnan Menderes Bulvarı’nı ve onun altında kalan bütün alanları biz önümüzdeki 50 yıl içerisinde denize kaybedeceğiz. Deniz ondan aldığımızı, dolguyla kazandığımızı düşündüğümüz alanları bizden geri alacak.” dedi.

Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanı olan Burat, iklim krizinde mimarinin birinci derecede sorumluluğu olduğunu vurguluyor: “Küresel ısınmaya sebep olan sera gazlarının üretiminin yüzde 60’ından binalar sorumlu. Kentlerimiz, kentleşme biçimlerimiz, binalarımız, onların tasarımları, üretimleri, malzemeleri, kullanımları, kullanımları sırasında tüketilen enerji iklim değişikliğiyle birebir ilişkili. O yüzden tüm mimarların çok ilgili olması gereken bir konu… Mersin mimari anlamda iklim krizine pek çok açıdan hazırlıklı değil. Örneğin yumuşak veya geçirimli yüzey tartışması, bunun önemi hiç dikkate alınmıyor imar planlarında. Dikkat ederseniz Mersin’deki sitelerin etrafı ya betondur ya asfalttır. Büyük bir kısmı otoparktır, geri kalanında da küçük, numunelik çocuk oyun parkları yapılır. Ondan sonra bir aşırı yağış geldiğinde suyun gidebileceği yer yok. Bütün kenti su basıyor çünkü suyu toprağın emmesi lazım ve biz bunu tamamen artık olanaksız hale getirmiş durumdayız. Belki de hiç sele yol açmayacak bir yağış bile Mersin için tehdit oluşturuyor. Kentimizde farkındalık eksikliği de var. Arada bir aşırı yağış olduğunda, sel, taşkın olduğunda ‘gelir geçer’ gibi bir algı var. Bunun birebir iklim kriziyle ilişkili olduğuna dair bir farkındalık yok. O yüzden ilk hedefimiz bu farkındalığı oluşturmak.”

“12 YILIMIZ KALMADI”

Climathon’a konuşmacı olarak katılan İklim ve Enerji Uzmanı Önder Algedik de Türkiye ve Mersin’le ilgili dikkat çekici veriler sundu. İklim krizine müdahalede Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) savunduğunun aksine 12 yılımızın kalmadığını ileri süren Algedik, “Bilakis 12. kattan düşüyoruz ve acil tutunmamız gerekiyor.” dedi.

“MERSİN’DE ÇİMENTO ÜRETİMİ LİMON ÜRETİMİNDEN FAZLA”

Türkiye’nin iklim kriziyle ilgili sınıfta kaldığını savunan Algedik, şunları söylüyor: “Türkiye dünyadaki karbon yoğun iklim politikalarından kaçan şirketlerin adresi olmaya çalışıyor. Bunun en iyi örneği çimento sektörü. Şu an Türkiye, İtalya, Fransa, İsviçre, Almanya gibi ülkelerin çimento firmalarının yatırım yaptığı bir ülke. Hatta daha alasını söyleyeyim, Brezilyalı bir çimento üreticisi bile Türkiye’de. Sadece çimento deği;, otomobil fabrikaları, benzer şekilde kömür yatırımlarının adresi oldu uzunca bir süre.”

Algedik bir tarım şehri olan Mersin’in de asfalt ve çimentodan payını aldığını vurguluyor. “Mersin’de limon üretimi çok fazla, Türkiye genelinde bir numara. Ama Mersin’in en çok ürettiği şey limon değil. Mersin Büyükşehir Belediyesi (2017’de) 500 bin ton asfalt dökmüş. İlçe belediyelerini kattığınız zaman (614 bin ton olan) limonu geçiyoruz.” Algedik Mersin’de bir yılda üretilen çimentonun ise 6.6 milyon tona ulaştığını söylüyor. “Bu ne demek? 10 yılda 50 milyon ton olduğunu düşünelim, bu 50 milyon ton topraktan daha da fazlasının alınması demek. Portakal bahçelerinin azalması demek, iklim felaketlerinin artması demek. Bana bu her şeyi anlatıyor.”

Önder Algedik iklim kriziyle mücadalede yerel yönetimlere de büyük sorumluluk düştüğünü söylüyor: “Yerel yönetimler asfaltı yasaklayabilir. Şu an Türkiye’de yılda kişi başına 1-1 buçuk ton asfalt döken belediyelerimiz var. Yerel yönetimler betonu yasaklayabilir çünkü şu an Türkiye’de hiçbir şey yapmasanız, iklim değişmese bile dökülen beton yüzünden her yağışın sel felaketine dönüşmesi garanti.”​

Paylaşın:
Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

KÖŞE YAZARLARI
© 2017 Sansasyonel Haber Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Reklamı Gizle
Reklamı Gizle